Nerede O Eski Masumiyetim

şimdi bir yürüyüşe çıksam uzun uzun….
tanımadığım yüzlere, yabancı bakışlarımı armağan etsem….
adımlarımı arnavut kaldırımlarının içine sığdırmaya çalışsam başımı önüme eğip, sonra kaçırsam bakışlarımı…
acaba diyorum yol bitene kadar bulur muyum yitirdiklerimi?
yitirdiklerim yitirdiğim yerde ilk günkü halleriyle beni bekliyor olabilirler mi?
uyaklarımı bulsam mesela, çığlıklar atan kelimelerimi….
öyle “ah çocukluğum, nerede masumiyetim” arayışlarına girmek için çok geç biliyorum, nitekim onları kaybettiğim yerleri de hatırlamıyorum.
bulduklarımı saklayacak bir yanım kalmış olsa kendime baktığımda.
sonra düşlerimi bulsam mesela kabuslarımı erteleyen, erteleten… bir yankı bulsa söylediklerim gökyüzünde; işe yarar mı uzun yürüyüşlerim?
yalanlarımı bulsam kendime söylediğim, kısık sesli, sessiz harfli yalanlarımı….”

az sonra biri gelse başucuma “haydi uyan, işe geç kaldın!” dese uyansam bu bitmeyen kabustan.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz