Eric Schaeffer, son günlerde bol bol dedikodusu yapılan, 45 yaşında bir blogger-film yapımcısı-yönetmen-aktör-yazar-bekar. Evet, “bekar” kelimesini de bilinçli olarak kendisinin meslekler kervanına dahil ediyorum çünkü görünüşe bakılırsa Eric için bekarlık da bir çeşit meslek halini almış.
Eric, 2006 yılında “I Can’t Believe I’m Still Single (Hala Bekar Olduğuma İnanamıyorum)” adında bir blog açmış ve yaşadığı aşk hikayelerini, randevularını vs. bloğunda yayınlamaya başlamış. Yazdığı yazılar, bir haber ve dedikodu sitesi olan Gawker’da sık sık yayınlanmaya başlayınca, kahramanımız aniden rahatsızlık verici bir ilginin odağı haline gelivermiş. Hikayeyi size kısaca anlatmak istiyorum…

Eric’in bloggerlık kariyerine başladığı dönemin öncesine ait bir kaç filmi var. Bunlardan bazıları “If Lucy Fell”, “Fall”, “My Life’s in Turnaround”. Bunların dışında, beslenme bozuklukları ile ilgili kısa bir yayın hayatına sahip, “Starved” isimli bir de tv dizisi var. Şuradan Eric’in masturbasyon hakkında bir şeyler anlattığı bir “Starved Episode Five [YouTube]” videosu izleyebilirsiniz.

15 yıllık yönetmenlik – oyunculuk kariyeri boyunca, pek de dişe dokunur bir başarı elde etmeyi başaramayan Eric, bir anda hayatının kadınını bulmak için türlü maceraların içine kendini atmış ve kendisine 5-6 yıl kadar sonrasında 3 çocuk doğurabilecek, maksimum 36 yaşında bir eş bulmak için yanıp tutuşan 45 yaşında bir online kişilik olarak dikkat odağı haline gelmiş.

Gawker’in Eric hakkında yazdığı yazılar sonucunda, müzmin bekarımızı tanıdığını ya da randevulaşıp buluştuğunu iddia eden bir çok okuyucudan -ki kolayca tahmin edebileceğiniz üzere bu okuyucuların cinsiyeti kadın ağırlıklı- dedikodu niteliğinde yorumlar yağmaya başlamış: “Eric bir homoseksüel!”, “Eric yemek yerken gülümsedim diye bana kızdı ve yemek yediğimiz zamanlarda benden somurtmamı istedi, fırk!”, “Eric bana spor salonunun tuvaletlerinde seks yapmayı önerdi, ciyak!”, “Eric, kendini beğenmiş bücür n’olucak, ıyk!”, “Ay! pis Erik, meymenetsiz, kel, fodul, AIDS olcam diye kıçı tutuşuyo onun, randevulaştığı hatunlardan daha ilk günde HIV testi istiyor! Oha falan oldum!”, “Ayol, ahahay! Eric’in kuşu ötmüyor!” gibi yorumlar ve daha neler neler, hahhaaa evlere şenlik! Zaten dikkatimi çekti; Gawker tarafından her post sonrasında “Tamam arkadaşlar, bu yazı Eric hakkında yazdığımız son yazı olacak” diye söz verilmiş ama Eric’in ağına düşmüş hanımefendilere ait yorumların bir türlü sonu gelemediğinden dolayı, bir süre sonra hakkında yeni bir yazı daha yayınlanmış.

Ev-vet hanımlar! Müzmin bekarımız Eric, tekliflere açık ve şimdilerde bloğunda, yakında yayınlanacak olan ve bloğuyla aynı adı taşıyan kitabının reklamını yapıyor oluşuna bakılırsa başarıdan başarıya koşmak için kolları sıvamışa benziyor, benden söylemesi… Kendisinin derdine derman olabileceğini düşünen hanımefendiler için, Ericciğimizin bloğunda yaptığı açıklamanın bir kısmını da üşenmeyip, hafif.org okuyucuları için çevireyim hemen şurda da belki hayırlara filan vesile olur: Nispeten zeki, eğlenceli, çekici (ba ba ba, eee?) tüm erkekler gibi ben de hazır olduğumda akıllı, eğlenceli, seksi (oyoy!) sıcak, şefkatli bir eş bulabileceğime inandım. Elimi sallasam elllisi sandım… Görüyorsunuz ya arkadaşlar, hazırım, yedi yıldır hazırdım ama bırakın dünya evine girmeye, ikinci bir randevuya değecek bir hatunla bile tanışamadım bunca zamandır.

Eric’in probleminin asıl kaynağının ise şimdi anlatacağım mesele olduğuna dair şüphelerim var. Bakınız, son kız arkadaşı, zavallı Eric’i yerde diz çökmüş bir vaziyette, avucunda alyans, gözlerinde yaşlarla terkedip gitmiş. Başlangıçta, beraber geçirdikleri iki yıl boyunca, sevgilisi Eric’e onunla evlenmek istediğinden ve onun kendisini ne zaman hazır hissederse bu isteklerini gerçekleştirebileceklerinden bahsedip durduğundan dolayı, Eric’in döktüğü yaşlar mutluluk gözyaşları imiş. Ne yazık ki bu süreç boyunca bi’ an, bi yerlerde hanımefendi fikrini değiştirmiş ama bu değişikten Eric’i haberdar etme gereğini duymamış. Ve müzmin bekar dostumuz Eric’in tahminlerine göre sevgilisi olacak insaniyetperver hanımefendi, Eric’in evlilik teklifini reddetmek için teklifin edileceği ana kadar bekleyip, giyotini zavallı Ericciğimizin boynuna, o meşhur “benimle evlenir misin?” sorusuna müteakip indirmeyi uygun görmüş. İşte sevgili hafif okuyucuları, Eric bu olaydan sonra iflah olmamış. Sonuç ortada: gelsin gecelik ilişkiler, gitsin masaj salonu gülleri vesaire, vesaire…

Eric’in, Türkçe bloglarda dedikodusunu yapan ilk blogger olduğum için garip bir haz ile karışık rahatsızlık duyduğumu itiraf ederken, kendisi için Nil Karaibrahimgil’den “Yaşım geldi, annem dedi, onun gibi evlenmek gerek! Şimdi benle kimler evlenmek ister? Ev-len-mek ge-rek!” gibi bilimum kupleler mırıldanıyor ve “Acaba kim haklı? Eric’le evlensek mi?” sorularıyla beynimi meşgul etmenin ne kadar da gereksiz olduğu düşüncesinden yola çıkarak kendi kendime ve yine sırf kendim için geliştirdiğim bir “boş işler bunlar” tesellisi ile Türkçe blog dünyasına bir dedikodu daha kazandırmış olmanın huzursuzluğundan sıyrılmaya çalışıyorum. yaa, yaa.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz