Okan Ersan, gitara ilk olarak 15-16 yaşlarında başladı. Gitardan önce piyano çalan Okan Ersan, o yaşlarda daha çok rock dinliyordu. Müzisyen bir babanın varlığı ve babasının bas gitarist oluşu, Okan’ a gitar çalmayı daha cazip kıldı. Rolling Stones, Deep Purple, Queen, Led Zeppelin gibi grupların da müziğine etki etmesiyle gitar ve rock, Okan için başlangıç oldu.
25 yaşına kadar sahnelerde rock müzik çalan Okan Ersan, bir yerden sonra tatmin olduğuna karar verip, o sırada da dinlediği caz müziğin büyüsüyle yeni şeylere yöneldi. Caz müzikte duyduğu, farklı akorlar, gamlar ve müzikalite Okan’ ı etkiledi ve sürekli yeni sesler arayışı içersinde oldu. Şimdi bile caz dinlemesine ve fusion çalmasına rağmen, Okan kendisini daha uzaklara, daha iyi yerlere götürecek tınılar deniyor ve etnik müziklerde dinleyip bazen daha karmaşık, bazen daha duygusal tarzlara yöneliyor.
Kıbrıs’ ta çıkan birçok albümde gitar çalmasını iyi bir tecrübe olarak gördüğünü dilegetiren Okan Ersan, üniversite eğitimini aldığı Marmara Üniversitesi Müzik Akademisinin kendisine birşey katmadığını söylüyor. Aksine kendi kendini geliştirdiğini, çok fazla müzik dinlediğini ve bunlar üstünde analiz yaptığını ekliyor.
Okan Ersan’ ın müzik hayatındaki milat ise 2003 yılında İngiltere’ de yapılan “Guitarist Magazine” adlı yarışma olmuş. Bu yarışmada yılın en iyi gitaristi seçilecekti. Okan ise kendi bestesi olan “To whom it may concern” ile katıldı yarışmaya. Bu eser binlerce yarışmacı arasından ilk yüze ve ilk ona kaldı. Nihayetinde ilk beşe seçildi ve en son ikincilik derecesiyle yarışmayı bitirdi. Bu Okan için ve KKTC için
önemli bir zaferdi. Çünkü Kıbrıs 80 bini Türk olan bir yerdi ve
izolasyonlarla ve baskılarla dolu bir gündemi vardı. İngiltere’ deki jüriler, kendi milli sazlarını bu kadar iyi çalan bir insanın
Kıbrıslı bir Türk olmasını büyük bir şaşkınlıkla izlemişlerdi.
Okan için tüm sorunlar hallolmamıştı elbet. Festival ve
organizasyonlara katılması için albüm hazırlaması ve albüm için de plak şirketi ve maliyeti karşılayacak birikim ihtiyacı vardı. Ama o anda da imdadına okul arkadaşı Aydın Cankasay yetişti. Aynı zamanda dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş; Okan’ a, “Sen çalışmalarına devam et, Kıbrıs’ ın tanıtımına katkıda bulun” dedi ve mevcut müzik
öğretmenliğinden aldığı maaş, işinden izin alsa da ödenmeye devam etti. Okan Ersan, Leverkusen Caz Festivali’ nde Kıbrıs Rum Kesimi’ nin tüm engellemelerine rağmen, Kıbrıslı bir Türk olarak davet edildi. Bu festivalde Al di Meola alt grubu olarak sahneye çıkıp bis aldı. Ve Okan, bu organizasyonda sahneden indikten sonra seyircinin Al di Meola’ nın sahneye çıkmasını sabırsızlıkla beklediğini düşünürken, seyirci
onları tekrar çağırdığını, tekrar çaldıklarını anlatıyor bize.
Erdem Koca, Cumhuriyet Cumartesi “Müziğin ne kadar evrensel bir gerçek olduğu somut haliyle gözlerimizin önünde. “Rumlar, Ersan’ ı engelleyemedi!” başlıklı bir haberdi bu. Kıbrıs’ ta özünü ve yeteneğini tüm engellemeler, lobiler, baskılar ve olanaksızlıklara rağmen kaybetmemiş, geliştirmiş ve sesini dünyaya duyurmuş birinin başarı öyküsü bu. Okan Ersan’ a yolun açık olsun diyoruz ve Soad grubuna karşı evrensel müziğin nasıl yapılacağına dair öğretici olmasını diliyoruz. Düşünebiliriz ki, Okan da yeteneğini kullanır ve şarkı sözü olarak Rumların zamanında Türklere yaptığı zülumleri gündeme getirebilirdi. Ama o bunu yapmadı. SOAD gibi bayağılaşmadı. O müziğin sadece barış ve bütünleştirici yönünü kullandı ve nihayetinde objektif bir şekilde takdir kazandı. ”
-tırnak içindeki kısım, benim kişisel görüşümdür..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz